Yapım: ABD
Gösterime girdiği sene: 2012
Türkiye’de gösterime girdiği sene: 2013
Tür: Biyografi, Dram, Tarih
Yönetmen: Steven Spielberg
Senaryo: Tony Kushner (senaryo) , Doris Kearns Goodwin (kitap)
Oyuncular: Daniel Day-Lewis, Sally Field, Tommy Lee Jones, David Strathairn, Joseph Gordon-Levitt
Süre: 150 dk.
IMDB puanı: 7.8/10
IMDB Top 250 sırası: Yok
Metacritic puanı: 86/100
Rotten Tomatoes puanı: 90/100
Beyaz Perde puanı: 4.5/5
Divx Planet puanı: 6.5/10
Benim puanım: 7.7/10
Schindler’s
List, Empire of the Sun ve Saving Private Ryan gibi başyapıtlarıya dünya sinema
tarihine damgasını vurmuş yönetmenlerin başında gelen Steven Spielberg’ün son
zamanlardaki çalışmaları sektör içinde tartışılmaya başlanmıştı.Geçtiğimiz
seneki filmi War Horse ile eski günlerinden uzak bir görüntü çizen büyük
yönetmen ise Amerika Birleşik Devletleri’nin belki de en efsane ismini sinema
perdesine taşıyarak bu tartışmalara güçlü bir nokta koymuş.Zenci köleliğini
kaldırması nedeniyle köklü bir ulusun kahramanı olan eski ABD Başkanı Abraham
Lincoln’e hayat verdiği Lincoln’de Spielberg, sevenlerini yeniden
heyecanlandırabileceğinin sinyallerini vermekte.
Öncelikle
yapımı Abraham Lincoln’ün hayat hikayesi olarak görmemek lazım.1860’lı yılların
ortalarında, kölelik meselesi nedeniyle ABD ve bağımsızlığını ilan etmiş Güney Eyaletleri arasında
patlak veren Amerikan İç Savaşı’nı durduracak tek şey olduğuna inandığı 13.
Yasa’yı değiştirmek adına mücadele verdiği dönem işleniyor sadece.Başkanlığı öncesi
ve sonrası hep köleliğin kaldırılmasını isteyen Lincoln’ün, yasa değişikliği
yolunda defalarca zorluklarla karşılaşması ancak hiç yılmayıp mutlu sona
ulaşması güçlü bir senaryo derinliğiyle anlatılıyor.Ancak bu anlatılırken
tarihin hep temiz hamlelerle yazılmadığının ve zafere giden her yolun mübah
olduğunun altı da kalın çizgilerle çiziliyor.
Filmde
bize yansıtılan Abraham Lincoln karakteri çok insancıl ve sıradan bir adam
görünümünde.Amerikan Başkanı kasıntılığına sahip olmadığı, halktan biri gibi davrandığı
vurgulanmış.Oğlunun yanına yere uzanması ve Dışişleri Bakanı’nın yanında diz
çöküp şömineyi harlaması kimse ile arasına set çekmediğini göstermekte.Son
raddeye kadar sabırlı olan, en ağır yükler üzerinde olmasına ve binbir zorlukla
mücadele etmesine rağmen sinirini kontrol edebilen gerçekçi bir karakter profili çizilmiş.Ancak böyle özverili ve hümanist bir adamın bu işleri
başarabileceğine ikna oluyorsunuz.İnsanın ister istemez bir kez daha kanı
ısınıyor eski başkana.
Yapım Lincoln’ün insani yanına değinse de duygu yüklü bir işlenişe sahip değil.Hatta Spielberg’in büyük prodüksiyonları arasında duygusallığı en az olan filmidir herhalde (Jurassic Park'ı hiç yapılmamış sayıyorum.).Kendisini “Ağlatan Yönetmen” olarak bildiğimizden Lincoln’deki tarzı bu açıdan biraz farklılaşıyor.Kurgusunun daha çok olay odaklı olması nedeniyle ciddi bir tavır takınıyor film.Bu notun dışında Lincoln’de yönetmenin tipik özelliklerinin ağır bastığını söyleyebiliriz.Her sahne üzerinde uzun uzun çalışıldığı belli oluyor.Hepsi yeni basılmış bir romanın mis kokan sayfaları gibi taptaze ve el değmemiş.Dönem filmleri gibi derin hikayelere sahip yapımlarda rahatlıkla kullanabildiği sihirli parmaklarının izleri her karede fark edilmekte.Kendine has kamera açıları sayesinde oyuncu ile seyirciyi başbaşa bıraktığı ve bunu çok iyi kotardığı anlar usta işi gerçekten.Filmde en ince ayrıntısına kadar girilip sindirilerek işlenen olay örgüsü, Spielberg’in bir başka bildiğimiz özelliği olarak ortaya çıkıyor.Bunda Tony Kushner’in detaylı senaryosunun da büyük etkisi var tabi ki.Munich’te Spielberg’le birlikte harikalar yaratan Kushner, Lincoln için yazdığı terzi işi senaryo ile bir kez daha takdiri hak ediyor.Bu sene gördüğüm en güçlü senaryo örneklerinden biri diyebilirim.
Teknik
yanlara baktığımızda da filmin gayet olmuş olduğunu görüyoruz.Geniş platolar
üzerine kurulmuş setlerin yanında başarılı bir sanat yönetimi ile tasarlanmış
iç mekanlar dönemi oldukça şık yansıtmış.Kostümler etkili ellerden çıkmış.Bu
dallarda Anna Karenina ve Les Misérables gibi oldukça güçlü rakipleri olmasa ödül
alması kuvvetle muhtemeldi.Çok etkileyici bulduğum makyajların (tabi ki Abraham
Lincoln) Oscar adayı olmaması da ayrıca üzücü.Müzikler için ise eski John
Williams kalitesinden uzak kalmış diyebilirim.
Oyunculuk
konusunda bu yılın en fazla tatmin eden filmlerinden biri Lincoln.4 oyunculuk
dalının 3’ünde adaylık çıkarmayı başardı.Bunların 2’sinde çok iddialı.Abraham
Lincoln rolüyle ışıkların altında duran kişi Daniel Day-Lewis.My Left Foot: The
Story of Christy Brown ve There Will Be Blood filmleriyle Oscar’ı daha önce
kazanmış usta isim, gerçekten eşine zor rastlanır bir aktör.Lincoln’de de fazla
söze gerek olmayan bir iş çıkarıyor.Özellikle eşsiz yakın plan oyunculuğu ve
muazzam mimik oyunları kelimleri kifayetsiz kılıyor.Kimi zaman coşup yükseklere
çıktığı, kimi zaman hipnotize edici bir ağırlığa büründüğü performansı paralize
edici.Bu sene Lincoln ile tüm ödülleri toplayan Lewis’in, Oscar gecesinde “En
İyi Erkek Oyuncu” ödülünü almasına kesin gözüyle bakılıyor.”En İyi Yardımcı
Erkek Oyuncu” dalında Oscar adayı olan Tommy Lee Jones, filmin diğer bir ağır
topu.Thaddeus Stevens rolünde agresif ve laf sokmayı seven bir karakteri
canlandıran Jones da son derece başarılı performansı sergilemiş.Hem gülümseten
hem de havaya sokan bir kaç sahnesi aday olduğu dalda neden çok güçlü olduğunu
kanıtlamakta.Abraham Lincoln’ün eşi rolündeki Sally Field içinse gerçekten
üzgünüm çünkü gösterdiği muhteşem performansın boşa gitme olasılığı çok
yüksek.Daha önce 2 kez Oscar heykelciğine uzanmış aktrisin “En İyi Yardımcı
Kadın Oyuncu” dalındaki rakibi Anne Hathaway, Les Misérables’da insanüstü bir
performans sergilememiş olsaydı bu ödül kendisine gidebilir ve belki de Lincoln
3 oyunculuk ödülüyle geceye damgasını vurabilirdi.Tabi ki hem Field’ın hem de
Lincoln’ün bu şansı hala devam ediyor.
12 dal ile Oscar gecesinin en fazla adaylığına sahip olan Lincoln, Spielberg’in Warhorse’dan sonra biraz silkelenmesini sağlamış.Bazı bünyelere ağır kaçan kurgusu ve ihtişamdan uzak tavrıyla sektörde beklenilen sesi getiremese de kalitesi tartışılmaz.Son yıllardaki en zorlu Oscar yarışının içine giren filmin geceden kendini tatmin edecek sayıda ödülle ayrılacağını düşünüyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder