13 Şubat 2013 Çarşamba

LINCOLN


Türkçe adı: Lincoln
Yapım: ABD
Gösterime girdiği sene: 2012
Türkiye’de gösterime girdiği sene: 2013
Tür: Biyografi, Dram, Tarih
Yönetmen: Steven Spielberg
Senaryo: Tony Kushner (senaryo) , Doris Kearns Goodwin (kitap)
Oyuncular: Daniel Day-Lewis, Sally Field, Tommy Lee Jones, David Strathairn, Joseph Gordon-Levitt
Süre: 150 dk.
IMDB puanı: 7.8/10
IMDB Top 250 sırası: Yok
Metacritic puanı: 86/100
Rotten Tomatoes puanı: 90/100
Beyaz Perde puanı: 4.5/5
Divx Planet puanı: 6.5/10
Benim puanım: 7.7/10

Schindler’s List, Empire of the Sun ve Saving Private Ryan gibi başyapıtlarıya dünya sinema tarihine damgasını vurmuş yönetmenlerin başında gelen Steven Spielberg’ün son zamanlardaki çalışmaları sektör içinde tartışılmaya başlanmıştı.Geçtiğimiz seneki filmi War Horse ile eski günlerinden uzak bir görüntü çizen büyük yönetmen ise Amerika Birleşik Devletleri’nin belki de en efsane ismini sinema perdesine taşıyarak bu tartışmalara güçlü bir nokta koymuş.Zenci köleliğini kaldırması nedeniyle köklü bir ulusun kahramanı olan eski ABD Başkanı Abraham Lincoln’e hayat verdiği Lincoln’de Spielberg, sevenlerini yeniden heyecanlandırabileceğinin sinyallerini vermekte.


Öncelikle yapımı Abraham Lincoln’ün hayat hikayesi olarak görmemek lazım.1860’lı yılların ortalarında, kölelik meselesi nedeniyle ABD ve bağımsızlığını ilan etmiş Güney Eyaletleri arasında patlak veren Amerikan İç Savaşı’nı durduracak tek şey olduğuna inandığı 13. Yasa’yı değiştirmek adına mücadele verdiği dönem işleniyor sadece.Başkanlığı öncesi ve sonrası hep köleliğin kaldırılmasını isteyen Lincoln’ün, yasa değişikliği yolunda defalarca zorluklarla karşılaşması ancak hiç yılmayıp mutlu sona ulaşması güçlü bir senaryo derinliğiyle anlatılıyor.Ancak bu anlatılırken tarihin hep temiz hamlelerle yazılmadığının ve zafere giden her yolun mübah olduğunun altı da kalın çizgilerle çiziliyor.

Filmde bize yansıtılan Abraham Lincoln karakteri çok insancıl ve sıradan bir adam görünümünde.Amerikan Başkanı kasıntılığına sahip olmadığı, halktan biri gibi davrandığı vurgulanmış.Oğlunun yanına yere uzanması ve Dışişleri Bakanı’nın yanında diz çöküp şömineyi harlaması kimse ile arasına set çekmediğini göstermekte.Son raddeye kadar sabırlı olan, en ağır yükler üzerinde olmasına ve binbir zorlukla mücadele etmesine rağmen sinirini kontrol edebilen gerçekçi bir karakter profili çizilmiş.Ancak böyle özverili ve hümanist bir adamın bu işleri başarabileceğine ikna oluyorsunuz.İnsanın ister istemez bir kez daha kanı ısınıyor eski başkana.

 
 

Yapım Lincoln’ün insani yanına değinse de duygu yüklü bir işlenişe sahip değil.Hatta Spielberg’in büyük prodüksiyonları arasında duygusallığı en az olan filmidir herhalde (Jurassic Park'ı hiç yapılmamış sayıyorum.).Kendisini “Ağlatan Yönetmen” olarak bildiğimizden Lincoln’deki tarzı bu açıdan biraz farklılaşıyor.Kurgusunun daha çok olay odaklı olması nedeniyle ciddi bir tavır takınıyor film.Bu notun dışında Lincoln’de yönetmenin tipik özelliklerinin ağır bastığını söyleyebiliriz.Her sahne üzerinde uzun uzun çalışıldığı belli oluyor.Hepsi yeni basılmış bir romanın mis kokan sayfaları gibi taptaze ve el değmemiş.Dönem filmleri gibi derin hikayelere sahip yapımlarda rahatlıkla kullanabildiği sihirli parmaklarının izleri her karede fark edilmekte.Kendine has kamera açıları sayesinde oyuncu ile seyirciyi başbaşa bıraktığı ve bunu çok iyi kotardığı anlar usta işi gerçekten.Filmde en ince ayrıntısına kadar girilip sindirilerek işlenen olay örgüsü, Spielberg’in bir başka bildiğimiz özelliği olarak ortaya çıkıyor.Bunda Tony Kushner’in detaylı senaryosunun da büyük etkisi var tabi ki.Munich’te Spielberg’le birlikte harikalar yaratan Kushner, Lincoln için yazdığı terzi işi senaryo ile bir kez daha takdiri hak ediyor.Bu sene gördüğüm en güçlü senaryo örneklerinden biri diyebilirim.

Teknik yanlara baktığımızda da filmin gayet olmuş olduğunu görüyoruz.Geniş platolar üzerine kurulmuş setlerin yanında başarılı bir sanat yönetimi ile tasarlanmış iç mekanlar dönemi oldukça şık yansıtmış.Kostümler etkili ellerden çıkmış.Bu dallarda Anna Karenina ve Les Misérables gibi oldukça güçlü rakipleri olmasa ödül alması kuvvetle muhtemeldi.Çok etkileyici bulduğum makyajların (tabi ki Abraham Lincoln) Oscar adayı olmaması da ayrıca üzücü.Müzikler için ise eski John Williams kalitesinden uzak kalmış diyebilirim.

 
 
 
Oyunculuk konusunda bu yılın en fazla tatmin eden filmlerinden biri Lincoln.4 oyunculuk dalının 3’ünde adaylık çıkarmayı başardı.Bunların 2’sinde çok iddialı.Abraham Lincoln rolüyle ışıkların altında duran kişi Daniel Day-Lewis.My Left Foot: The Story of Christy Brown ve There Will Be Blood filmleriyle Oscar’ı daha önce kazanmış usta isim, gerçekten eşine zor rastlanır bir aktör.Lincoln’de de fazla söze gerek olmayan bir iş çıkarıyor.Özellikle eşsiz yakın plan oyunculuğu ve muazzam mimik oyunları kelimleri kifayetsiz kılıyor.Kimi zaman coşup yükseklere çıktığı, kimi zaman hipnotize edici bir ağırlığa büründüğü performansı paralize edici.Bu sene Lincoln ile tüm ödülleri toplayan Lewis’in, Oscar gecesinde “En İyi Erkek Oyuncu” ödülünü almasına kesin gözüyle bakılıyor.”En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu” dalında Oscar adayı olan Tommy Lee Jones, filmin diğer bir ağır topu.Thaddeus Stevens rolünde agresif ve laf sokmayı seven bir karakteri canlandıran Jones da son derece başarılı performansı sergilemiş.Hem gülümseten hem de havaya sokan bir kaç sahnesi aday olduğu dalda neden çok güçlü olduğunu kanıtlamakta.Abraham Lincoln’ün eşi rolündeki Sally Field içinse gerçekten üzgünüm çünkü gösterdiği muhteşem performansın boşa gitme olasılığı çok yüksek.Daha önce 2 kez Oscar heykelciğine uzanmış aktrisin “En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu” dalındaki rakibi Anne Hathaway, Les Misérables’da insanüstü bir performans sergilememiş olsaydı bu ödül kendisine gidebilir ve belki de Lincoln 3 oyunculuk ödülüyle geceye damgasını vurabilirdi.Tabi ki hem Field’ın hem de Lincoln’ün bu şansı hala devam ediyor.

12 dal ile Oscar gecesinin en fazla adaylığına sahip olan Lincoln, Spielberg’in Warhorse’dan sonra biraz silkelenmesini sağlamış.Bazı bünyelere ağır kaçan kurgusu ve ihtişamdan uzak tavrıyla sektörde beklenilen sesi getiremese de kalitesi tartışılmaz.Son yıllardaki en zorlu Oscar yarışının içine giren filmin geceden kendini tatmin edecek sayıda ödülle ayrılacağını düşünüyorum.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder