2 Ekim 2013 Çarşamba

BLUE JASMINE

Türkçe adı: Mavi Yasemin
Yapım: ABD
Gösterime girdiği sene: 2013
Türkiye’de gösterime girdiği sene: 2013
Tür: Komedi, Dram
Yönetmen: Woody Allen
Senaryo: Woody Allen
Oyuncular: Cate Blanchett, Alec Baldwin, Sally Hawkins, Peter Sarsgaard
Süre: 98 dk.
IMDB puanı: 7.8/10
IMDB Top 250 sırası: Yok
Metacritic puanı: 78/100
Rotten Tomatoes puanı: 91/100
Beyaz Perde puanı: 4/5
Divx Planet puanı: 7.5/10
Benim puanım: 7.7/10




Nedendir bilemiyorum ama Woody Allen'ın tarzına hiç ısınamamışımdır.Annie Hall'dan çabuk sıkılmış, Midnight In Paris'ten nefret etmiş, You Will Meet A Tall Dark Stranger ve To Rome With Love'ı silik bulmuş, sadece Vicky Cristina Barcelona'yı severek izlemiş bir insanım.Ancak Allen'ın bu seferki çalışması düşüncelerimi, birkaç sağlam nedenden ötürü olumlu yönde değiştirdi.Gerçek hayatta çevremizdekilerin başına gelse şaşırmayacağımız olayların samimi bir mizahla anlatıldığı ve Cate Blanchett'in muazzam bir performansla taçlandırdığı Blue Jasmine, yönetmene en yakın hissetiğim film oldu.Şunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki, Allen hayranlarının zaten çok seveceği filmi yönetmenin bu zamana kadar etkileyemediği kesim de büyük bir keyifle seyredecek.

Her Woody Allen filmi gibi Blue Jasmine de kadın-erkek ilişkileri üzerine temellendirilmiş.Hikayenin merkezinde ihtişamlı ve şaşalı bir hayat yaşarken, zengin kocasının büyük bir dolandırıcı çıkmasıyla elinde avucunda ne varsa kaybeden Jasmine (Cate Blanchett)karakteri var.Bir anda dibe vurup sudan çıkmış balığa dönen Jasmine'in hayatı, zamanında fakirliğinden iğrenip görmezden geldiği kız kardeşi Ginger'ın (Sally Hawkins) San Fransisco'daki kenar mahalle evine taşınmasıyla ilginç bir hal alıyor.Jasmine'in burada tanıştığı insanlar ve dahil olduğu hayatlarla tamamen zıtlaşan karakteri, zaten viran olmuş psikolojisini iyice bozuyor.Yarıda bıraktığı tahsil hayatına dönmenin yaşadığı travmatik olayları sileceğine inansa da, aslında ruhuna dokunup onu yeniden yaşama döndürecek bir karşı cins arıyor içten içe.


Geçmişiyle sürekli yüzleşmek zorunda kalan Jasmine karakterinin iç dünyasındaki karmaşayı yansıtma görevi Blanchett'e düşmüş.Kendisi de çıkardığı işle yapımı yıldız gibi parlatmış.Zamanla kontrolünü kaybederek tedavilik bir canlıya dönüşen Jasmine'i, kelimelerin anlatmaya yetmeyeceği bir oyunculukla canlandırmış.Kullandığı muazzam mimikler, hızlı ve saniyelerce yaptığı tiratlarlar gerçekten ustalık istiyor.Canlandırdığı karakterin nevrotik hallerini ve yalnızlıkla pekişen çaresizliğini belki Meryl Streep bile bu kadar iyi yansıtamazdı.Blanchett yapımı tek kişilik şovuna dönüştürüp sürüklemiş, Oscar gecesinde "En İyi Kadın Oyuncu" ödülünü almayı da şimdiden garantilemiş kısaca.Blue Jasmine'i diğer Woody Allen filmlerinden ayıran en büyük neden de kesinlikle bu insanüstü oyunculuk.Ginger rolündeki Sally Hawkins'in de performansıyla Blanchett'e uyum sağlamış olması, isabetli cast seçiminin filme olumlu katkıda bulunduğunu gösteren başka bir örnek.Allen bu açıdan Vicky Cristina Barcelona'daki başarısını yakalamış.Jasmine'ın eşi Hal rolündeki Alec Baldwin'in performansı hakkında söylenecek bir şey yok çünkü hikayedeki önemi beklediğimizden çok daha az.

Blue Jasmine'in senaryosu tahmin edebileceğiniz gibi yine Woody Allen'ın kaleminden çıkmış.Tarz olarak diğer yazdıklarının bir benzeri.İçerik olarak zengin ve ilginç karakter profillerinden, akıl almaz ilişki yelpazelerine kadar her şeyden bol bol var.Yönetmenin tüm bu farklı ve renkli öğeleri kurgulamaktaki başarısını zaten tartışamayız.Aday olduğu Oscar törenlerinde senaryo dalını ıskalamayan Woody Allen'ın, Blue Jasmine'le de bu dalda adaylık kapacağını tahmin etmek çok da zor değil.


Woody Allen filmlerini uzaktan tanımak kolaydır.Çünkü ona ait yapımların bir karakteristiği vardır.Bu yapımların karakteristik özelliklerinden biri olan dekorlar yani şehirler, senaryoda çok önem taşır.Allen'ın hikayelerinin geçtiği şehirler aslında birer oyuncudur, filme aktif şekilde dahil olup ön plana çıkarlar.Paris, Roma, New York vb. gibi şehirlerin başrol olduğu bir çok eserini izledik yönetmenin.Ancak Blue Jasmine'deki San Fransisco'nun böyle bir özelliği yok.Hikayenin geçtiği şehir bu kez dekor olarak kalmış.Sanırım Allen bu defa dekorundan çok Blanchett'ın ön plana çıkmasını istemiş.Filmin içine serpiştirilen eski şarkılar ise atmosfere olumlu yönde etki etmiş.

Blue Jasmine keyifle akan bir Woody Allen filmi olmuş kısaca.Yönetmeni sevenler pek şaşırmayacaklar ancak benim gibi Allen'a ısınamamış olanlar bu tarza sıcacık bir adım atacaklar.Bir sürpriz olmaz ise Oscar töreninde göreceğimiz Blue Jasmine'i izlemeyip Blanchett'in bu performansını kaçırırsanız çok ama çok yazık olur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder