27 Ekim 2013 Pazar

CAPTAIN PHILLIPS

Türkçe adı: Kaptan Phillips
Yapım: ABD
Gösterime girdiği sene: 2013
Türkiye’de gösterime girdiği sene: 2013
Tür: Aksiyon, Macera, Biyografi
Yönetmen:  Paul Greengrass
Senaryo:  Billy Ray (senaryo) , Richard Phillips, Stephan Talty (kitap)
Oyuncular:  Tom Hanks, Barkhad Abdi, Barkhad Abdirahman, Michael Chernus
Süre: 134 dk.
IMDB puanı: 8.1/10
IMDB Top 250 sırası: Yok
Metacritic puanı: 83/100
Rotten Tomatoes puanı: 94/100
Beyaz Perde puanı: 3.5/5
Divx Planet puanı: 7/10
Benim puanım: 7.6/10



Akademi Ödülleri heyecanının her geçen yıl bir kat daha arttığını düşünüyorum.Ustaların yeni nesil çalışanlarla oluşturduğu harmanın sektöre dağılması ve Akademi'nin çehresinin değişmesi sayesinde nicelik ve nitelik açısından zengin yapımların içerisinde yüzer olduk.Ancak son birkaç yılın Oscarlarını domine eden "Amerikan Rüyası" saplantısı, törene az da olsa gölge düşürmeye başladı.Milliyetçilik, kahramanlık, ırkçılık ve kölelik temaları üzerinden yapılan bu ABD propagandası, sinemaseverler arasında homurtuların yükselmesine neden oluyor.Somali açıklarındaki gerçek bir korsan saldırısını konu alan ve bu yılki törende büyük şans verileceğini tahmin ettiğimiz Captain Phillips de bu pohpohlamalardan biri.Tabii ki filmin tamamını böyle tanımlayıp üzerinde "zayıfmış" algısı yaratmayı asla istemem.Bourne serisiyle kendine hayli büyük bir hayran kitlesi edinen İngiliz Paul Greengrass'ın yönetmen koltuğunda oturduğu Captain Phillips, üzerindeki milliyetçi kostümü çıkardığında tekil olarak etkileyici durabiliyor.Ancak en iyi film dalı için değerlendirdiğimizde yeterince tatmin etmeyen bir yapım olduğu ortaya çıkıyor.

Yükünü teslim edeceği limana seyri sırasında Somali yakınlarındaki korsanlar tarafından ele geçirilen Amerikan kargo gemisi Maersk Alabama'nın kaptanı Richard Phillips.O ve 20 kişilik mürettebatı 4 korsanla birlikte okyanusun ortasındaki kaosta yalnız kalıyorlar.Önce kedi-fare oyunu olarak başlayan mücadele Amerikan deniz kuvvetlerinin olaya dahil olmasıyla bir kurtarma operasyonuna dönüşüyor.Senarist Billy Ray'in bahsettiğim olayları yazıya döktüğü metni beğenmedimi söyleyerek başlayayım.Korsanların lideri Muse ve Kaptan Phillips hakkında bilmek istediklerimiz çok yüzeysel işlenmiş ve izleyici üzerinde herhangi bir duygusal etki yaratmamışlar.Oysa karakterlere daha fazla odaklanılıp hikayeleri dramatize edilebilirdi."Kim bu adamlar, geçmişlerinde nasıl bir dram var" sorularının cevabını detaylı olarak almak isterdim.Bunları öğrenebileceğimiz bol bol zaman da vardı filmin içerisinde.Ancak onun yerine geminin filikasında boş boş zaman harcanmış ve aynı tarz diyolaglar tekrarlanmış, böylece senaryo derinliği pas geçilmiş.Oluşan boş alanlar hiç kullanılmamış ve film gereksiz yere uzatılmış.Bu durum da ister istemez izleyicinin gözüne batıyor.Aslında bu, senaristle yönetmen arasındaki uyumsuzluğun işareti de olabilir.Hiç senaryoda olmayan bu sahneler Greengrass tarafından eklenmiştir belki, bunu bilemiyorum.Ancak bildiğim bir şey varsa o da Akademi'nin filmin senaryosuna şans verecek gibi durması.Metnin Amerikan propagandası yapıyor olması bunun en önemli nedeni.


İşin içerisinde korsan saldırısı olunca izleyici de biraz olsun aksiyon bekliyor.Filmimiz bu anlamda çok dozunda, o nedenle yönetmen Paul Greengrass'ın hakkını teslim edebiliriz.Özellikle gemi ve bot arasında yaşanan kovalamacadaki dinamik tarzını çok beğendim.Zaten kendisi aksiyon konusunda her zaman tatmin ediyor, bunu kabul etmek lazım.Ancak bu başarısını filmin geneline yayamıyor ne yazık ki.Aksiyonun dışına çıktığı her an sıradan kalıyor.Yapımın temposunun ağırlık noktası da kayıyor bu nedenle.Böyle bakıldığında filme yaptığı ekstra bir katkı, bir farklılık olmadığını düşünüyorum.Kulislerde kendisine şans verilse de benim bu yılki ilk 5'imde yer alması zor gibi.Yapımın en iyi tarafının kurgusu olduğunu da paragrafa ekleyeyim.Oscarlı Christopher Rouse iyi bir iş çıkarmış bu noktada.

Captain Phillips'in dikkatleri üzerine çeken asıl yanı, girişte de bahsettiğim Amerikan milliyetçiliği destekli altyapısı.Özellikle sonlara doğru tamamen ABD'nin askeri şovuna ve güç gösterisine dönüşüyor film.Odağın sade bir kaçırılma hikyesinden böyle bir yere çekilmesi şahsen beni rahatsız etti.Eminim birçok seyirci de benimle aynı şeyleri hissetmiştir.Ancak Akademi'nin gözüne girmek için bu tarz altyapıları kurmak farz olmuş durumda.Bariz eksiklikleri bulunan yapım, Amerika'nın zaferiyle sonuçlanan bir kahramanlık hikayesi olmasaydı film dalının adayları arasında gösterilmezdi bence.


Gelelim kaptan Richard Phillips rolündeki Tom Hanks'e.Kendisine her zaman bayılmışımdır, hayranlığımı hiçbir zaman gizlemem.Filmin genelinde sıradan takılan usta oyuncu sadece son sahnede devleşmiş.Arkadan giren müziğin de eklenmesiyle duygu patlamasının yaşandığı bir atmosfer oluşmuş.Tüm filmi kesip sadece bu son sahneyi izleseniz "ne muazzam bir filmi kaçırmışım" dersiniz, o derece etkileyici.Ancak bu final performansı kendisine Oscar adaylığı için yetmeyebilir.Saving Mr. Banks'teki rolüyle yardımcı oyuncu dalındaki adaylığına kesin gözüyle baktığım Hanks, ana oyunculuk dalında da yer alırsa ilginç bir görüntü yaşamış olacağız.Ben yine de aday olursa geçtiğimiz sene "En İyi Erkek Oyuncu" dalında izlediğimiz Denzel Washington gibi vasat kalmasından endişe ediyorum.Zira Washington da Flight'daki tek bir sahne sayesinde yarışmaya hak kazanmıştı.Bir parantez de Somalili korsan Muse rolündeki Barkhad Abdi'ye.Kendisi filmin en canlı ismi olmuş, performansı çok gerçekçi.Bu sene oyunculuk dalında aday olarak görsem hiç şaşırmam hatta çok mutlu olurum.Bundan sonra önüne çıkacak şansları iyi değerlendirebileceğini düşünüyorum.

Captain Phillips otoritelerin abarttığı kadar yok.Ortalama üstü bir film görünümünde.İkinci defa izlenecek derinlikte bir kompozisyon olduğunu düşünmüyorum.Ancak "Amerikan Rüyası" iteklemesiyle bir yerlere getirileceği kesin.Yine de bu eleştiriyi yaparken suçu biraz kendimizde arayalım.Her yıl aylarca konuştuğumuz Oscarlar onların ödülleri değil mi?


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder