Her ay olduğu gibi bu ay da boş bulduğum zamanlarda sinemaya gitme alışkanlığımı sürdürdüm.Çok verimli geçmese de idare etti diyebilirim.Bu ayki filmlere baktığımda ortalamanın vasat olduğunu görüyorum ancak önümüzdeki ay böyle gitmeyecek benden söylemesi.Şimdi Kasım’ın 30 gününe sığdırdığım 4 filmi bir inceleyelim.
Contagion – Salgın : Ckm’de izlediğim bu film oyuncu kadrosuna bakılarak gidilirse büyük hayal kırıklığı yaratıyor.Beklentileri hiç yüksek tutmamak gerekiyor.Film,ölümcül bir salgın hastalığın doğum evresinden başlayarak tüm dünyaya yayılma sürecini ve virüse karşı koymaya çalışan insanların çabalarını konu ediniyor.Oyuncu kadrosu ise tam bir yıldızlar geçidi.Oscar ödüllü dört oyuncu Kate Winslet,Marion Cotillard,Matt Damon ve Gwyneth Paltrow’un yanına çok yakından tanıdığımız Jude Law ve Laurence Fishburne serpiştirilmiş.Buna rağmen film vasatlıktan kurtulamıyor.Son derece yavaş işlenişi,heyecan vermeyen yapısıyla olaydan kopup gidiyorsunuz.Dediğim gibi oyuncu kadrosuna aldanılmaması gereken bir film.Ben ettim,siz etmeyin.
In Time – Zamana Karşı : Bu ay izlediğim en iyi filmdi.Gelecekte yaşlanma durmuş ve herkes 25 yaşında sabitlenmiştir.Ancak insanların hayatta kalmak için artık paraya değil zamana ihtiyaçları vardır.Her şey zamanla ödenmeye başlanmıştır.Maaşlar,kafede içtiğiniz çaylar,otobüs biletleri vesaire.Ve eğer bir insan sahip olduğu zamanı sıfırlarsa ölmektedir.Böyle bir dünyada başroldeki Will Salas karakterine yabancı bir kişiliğin "yüz yıl" gibi çok büyük bir meblağ transfer etmesiyle işler karışır ve herkes Salas’ın peşine düşer.Konusu değişik ve yaratıcı olmasına rağmen senaryo çok etkileyici olmamış.Böyle bir konu daha iyi bir senaryoyla işlenebilirdi.Her şeye rağmen güzel zaman geçirdiğimi söylemeliyim.Filmde başrolleri Justin Timberlake,Amanda Seyfried ve Olivia Wilde paylaşıyor.Justin Timberlake performansıyla Social Network ve Friends with Benefits’ten sonra oyunculuğu artık iyice kıvırdığını göstermiş.Amanda Seyfried ve Olivia Wilde da güzellikleriyle gözümüzün pasını silmeyi başarıyor.Özellikle Justin Timberlake’in annesi rolündeki Olivia Wilde’ı görmek son derece mükemmel ve ilginçti.”JustIn Time”.İzleyin derim.
Paranormal Activity 3 – Paranormal Aktivite 3 : Son yıllarda çok fazla izleyici çeken serinin 3.filmi.Gerilimin dozunu daha da artırmayı planlayan yapımda,ilk 2 filmden önceki olaylar konu alınıyor ve aslında olayların nasıl başladığı anlatılıyor.Bu son filmde gördük ki yapımcılar,ilk filmdeki o psikolojik gerilimli ve tedirgin edici havadan uzaklaşıp daha fazla şiddet içeren,olayları daha çok gözümüze sokan bir tavır içine girmişler.Bu durum bende ters etki yaptı ve filmi çok beğenmedim.Filmin sevenleri için yine güzel bir çalışma olmuş diyebilirim ancak ben hala bu türün en iyisinin Blair Witch olduğuna inanıyorum.Gerilim seviyorsanız izleyin derim ama DvD’sini almanızı tercih ederim.
The Twilight Saga:Breaking Dawn Part 1 – Alacakaranlık Efsanesi:Şafak Vakti Bölüm 1: Son yılların en çok tutan serilerinden birinin son 2 halkasından ilki.İlk günden beri bir türlü ısınamadığım bu serinin son filmine sırf eksik kalmayayım diye gittiğimi söylemeliyim.Filmde Edward ve Bella’nın düğünleri ve sonrasında Bella’nın hamile kalması anlatılıyor.Bana göre serinin en sıkıcı filmi olmuş.Olayların yavaşlığı,aksiyon azlığı ve sürekli duygusal bir hava verilmeye çalışılması beni son derece sıktı diyebilirim.Filmin içi çok boş,anlatılacak bir şey bulunamamış sanki.Son sahnesi dışında kayda değer pek bir şey bulamadım.Yine de serinin fanatiklerinin yine kaçırmayacağı ve gişe rekorları kıracağı kesin.DvD’sini almak en mantıklısı.
Önümüzdeki ay yeni filmlerde görüşmek üzere,şimdilik hoşçakalın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder