8 Mart 2012 Perşembe

KÜÇÜK ANLAR


Cehalet mutluluktur.”

Ufak bir gülümsemenin,mutluluğun ilk belirtisi olduğunu bilirdik bir zamanlar.Dudakların hafifçe yukarı doğru süzülmesini,dişlerin ışıldayarak kendini göstermesini.Sonra bu büyünün gözlere sıçramasını ve iki oval pencere içindeki manzaranın şakımasını da.Bunu sevdiğimizin gözlerinde görmenin verdiği farklı hazzı da hissederdik.Dünyanın en güzel ve huzur verici duygusunu küçücük bir anda paylaşırdık.

Peki en son ne zaman güldük biz?
En son ne zaman mutlu olduk?

Aslında hep arayıştaydık.Ne varsa elimizde didik didik ettik.Zevklerimizi,hırslarımızı,şanslarımızı.Daha iyilerini istedik.Arabanın daha pahalısını,evin daha konforlusunu,sevgilinin daha güzel ve anlayışlısını....Gün geldi bunları da elde ettik.Hoşumuza da gitti tabi.Fiyakamızı yaptık,havamızı attık el aleme.Ama bir an geldi,elimizdekilerden sıkıldık.Doymadık,doyamadık.Yaşadığımız ve elde ettiğimiz ne varsa hiçe saydık.Yenilerini aramaya başladık.Onlardan daha iyilerini…

Peki bunun sonunda ne bulduk? Koca bir sıfır! Dönüp geriye baktığımızda hiçbir anı elimizde tutamadığımızı fark ettik.Ve dönüp dolaşıp yine aynı soruyu sorduk kendimize.

“En son ne zaman mutlu olduk?”

Bu soru bize ne zaman ve kim tarafından sorulursa sorulsun durakladık.Düşünmek zorunda kaldık,hatırlamaya çalıştık.Geçici ve anlık mutluluklardan başka bir şey gelmedi aklımıza,o çabuk bıktıklarımızdan.Mutluluğumuzu kendi başımıza engellediğimizi anlayamadık.Sahip olma hissinin insanın en zararlı duygusu olduğunu fark edemedik.Kendi ürettiğimiz hırsların pençesinde birbirine dolanmış ayakkabı bağları gibi kördüğüm olduk.Daha çok para kazanmanın,daha iyi imkanlara sahip olmanın peşinde koşarken hayatın mucizevi anlarını kaçırır olduk.En son ne zaman güneşin doğuşunu izlediğimizi anımsayamadık.Ya da yemyeşil ovalarda özgürce koşuşturduğumuzu,masmavi okyanuslara bakarak hayale daldığımızı.En iyiye sahip olmak için kurulmuş bu düzenin çarkında ufalanmaktan hayattaki asıl mutluluğun bunlar gibi küçük anlarda saklı olduğunu görmemiz mümkün olmadı.Hayatın bize mutlu olmak için sunduğu sayısız fırsatı ve güzelliği kaçırmayı yeğledik bilerek.Çok şey bildik biz.Çok şey istedik.

Artık uyanmamızın vakti gelmedi mi? Kendimizi kandırdığımız,sanal hedeflerin gölgelediği o saf ve basit mutluluğa ulaşmak hala bu kadar zor mu? Dünya bizi başka şeylere zorlasa da,bunlara direnip ruhumuzun özgürlüğüne doğru koşmaya değmez mi bunca şey? Hatırlamamızın vakti gelmedi mi sizce;bir zamanlar bildiğimiz,daimi mutluluğun ufacık bir gülümsemede hapsolmuş olduğu gerçeğini.Kendinize yalan konuşmadan,dürüstçe durarak.Söyleyin hadi.Henüz o vakit gelmedi mi?..


3 yorum: